21 Mart 2023

Kill Bill Eleştirisi | Köşe Yazıları

Z kuşağının bile tanıdığı isim Quentin Tarantino’nun başyapıtı sayılacak Kill Bill bu yazımızın konusu olacak. Bir sinema uzmanı, eleştirmen ya da Radyo, Televizyon, Sinema öğrencisi değilim. Sinema diline de pek hakim sayılmam. Halktan biri gibi sadece filmin konusunu ve gözüme çarpan birkaç ayrıntıyı eleştirel bir dille yazmak istedim. İşte ayrıntılı Kill Bill Eleştirisi.

FİLMİN KONUSU 

‘Kill Bill’ başta güzel bir film ismi geliyor. Kafiyeli, ses ve harf benzerliği oldukça fazla ama anlamsal olarak neyi anlatmak istiyor, ne mesajı vermeye çalışıyor. Bill’i Öldür? Bu 7’den 70’e herkesin izleyeceği bir film iken bu isim pek mantıklı olmuş mu pek bilemedim.

Filmin teması diğer bir deyişle felsefesi oldukça fazla. İstediğin kadar anlam çıkarabilirsin. Ama akla ilk gelenler ‘Ya ölürsün ya öldürülürsün’ ‘Güçlü olmazsan ayakta kalamazsın’  gibi. Filmin çıkış noktası ise ‘İntikam soğuk yenen bir yemektir’  Yazımı okuduktan sonra bunları bir tekrardan bir gözden geçirin. Film’de geçen bir diyalogda ise şöyle denmektedir: ”İntikam alırken mantıklı olmak zorundasın, duygusal değil. Karşında ki Buda da olsa Tanrı da olsa öldürmek zorundasın.”  Buradaki anlam ne olabilir?

Filmin konusuna gelirsek öncelikle biraz bahsedeyim. CV’si adam öldürmekle dolu bir kariyere sahip olan ana karakterimiz, Bill adlı patronundan hamile kalır ve ikisi arasında bir seçim yapar. Ya karnındaki bebeği seçecektir ya da sevdiği adamı. Annelik içgüdülerine yenik düşen kadın bebeğini seçer ve kariyerine bir son verip, sıradan bir hayat yaşamak ister.

ANA KARAKTER HAKKINDA

Bebeğine bakacak bir adamla evlenip bir kitapçıda çalışan kadın bir kilisede evlilik provası yaparken eski patronu Bill ile karşılaşır ve bu onun sonu olur. Eskiden birlikte çalıştığı ‘iş arkadaşları’ onu ölümden beter eder ve son hamle olarak Bill kendi silahıyla kadının kafasına sıkar. Öldüğünü düşündükleri kadın 4 yıl sonra komadan uyanır. Kadının kafasında bir kurşun vardır ama karnında bebeği yoktur. Kadının bebeğinin intikamını almak istemesiyle konu asıl şimdi başlar lakin biz tüm bu yazdıklarımı filmin ikinci bölümünde öğreniriz. Üstelik Uma Thurman’ın canlandırdığı kadının ismini bile ikinci bölümde öğreniriz. Uma Thurman filmde bir sürü isim ile anılır. ‘Gelin, Kara Mamba, Beatrix Kiddo, Machiavelli, mummy’  Ama gerçek ismi olan Beatrix Kiddo ismini son sahnelerde öğrenir ve sıklıkla duyarız. Yani bu ölüm makinesi sarışın güzel kadına bir ismi bile fazla görmüşler. Kill Bill eleştirisi ‘nde birde estetik şiddete bakalım.

ESTETİK ŞİDDET

Ana karakterimizden daha bahsedeceğim ama şimdi filmde güzelleştirilen şiddetten bahsedelim. İzlerken iğrenmek korkmak yerine herkes ağzı açık ‘vay anasını’ der gibi izledi öyle değil mi? İster gerçek hayatta olsun ister anime tarzda olsun şiddeti çok güzel estetize ediyor film. Bu estetikliği bir kadına vererek şiddeti daha da yüce hale getiriyor. Kadın karakterler güzel yüzleriyle ve incecik vücutlarıyla boyundan büyük işlere kalkışıyor dersem abartmış olmam herhalde.

Film kanla, terle, gözyaşı olan kavgalarla akıp gider. Kavga dövüşle sürekli bir hareketlilik vardır. Ve dikkatimi çeken bir başka nokta ise şiddeti estetize eden hep kadınlardır. Kadınlar birbirlerini çekemez haldedir ve aralarında nefretten başka bir duygu yoktur. Erkek karakterler daha merhametli desem yine abartmış olmam. Filmde kadın kadının dostu değil adeta kurdudur. Sadece şiddet aletleriyle işlenen şiddetten bahsedersek olmaz. Filmde taciztecavüzpedofili gibi diğer fiziksel şiddetlerden de bahsetmek lazım. Bir sağlık çalışanın komada yatan bir kadına tecavüz edecek bir adam getirmesi buna örnek. Aynı şekilde o adamın komada yatan kadına tecavüzde bulunmak istemesi de gayet normal gösterilmiş.

CİNSİYETÇİLİK

Gel gelelim cinsiyetçiliğe. Çoğu kişi filmde ”kadın yükseltilmiş erkeğin yapacağı şeyi yapıyor daha ne olsun” diyecekler olacaktır. Ki bunu demekte bir cinsiyetçilik sayılır. Phallic symbol yani fallik sembol dediğimiz şey erkeklik organını çağrıştıran herhangi bir nesnedir. Bu fallik sembolünü dizide Hattori Hanzo kılıcında görürüz. İlk sahnelerde Bill’in elinde bir Hattori Hanzo kılıcı vardır. Ve büyük bir dikkat gerektirmeyen özellik ise Bill için kendini öldürecek dört kız vardır. Bu dört kız Bill’e çalışır. Burada da bir cinsiyetçilik sezmek mümkün. Hattori Hanzo kılıcıyla ilgili bir özellikte söylemek isterim. Sinema dilinde ayna yansıması ”dikizlemeröntgenleme” olarak adlandırılabilir ve yönetmenler genelde bunu seksi bir kadın oyuncuya aktarırlar lakin Kill Bill’de bu ayna yansıması Hattori Hanzo kılıcına yapılmıştır. Bu da başka bir şiddeti estetize etme şeklidir. Kill Bill eleştirisi ırkçılıkla devam ediyor.

IRKÇILIK

Kill Bill üzerinden birçok farklı konuyu eleştirmek ya da savunmak mümkün. En çok eleştirilmesi gereken konulardan biri de ırkçılık. Filmin Pekin’de çekilmesi, bir Japon ve siyahi kadının, sarışın beyaz bir Amerikalı tarafından acımasızca öldürülmesi. Bu tam olarak Afro-Amerikan, Beyaz Amerikalı ve Asyalı çatışması. Uma Thurman’ın canlandırdığı Beatrix Kiddo ise ölümcül bir ırk temizleme makinası.

FEMİNİST BAKIŞ AÇISIYLA

Kill Bill’i hep eleştirdik biraz da övelim. Kill Bill konusu açısından farklı olsa da klasik bir Hollywood filmi. Klasik Hollywood filmlerinden hangisinde anneliğin bu kadar yüceltildiğini gördük? Kill Bill bu açıdan bir ilke imza atmış olabilir. Çünkü normalde Hollywood filmlerinde anne olmak hayatın acı tarafı demek. Kariyeri olmayan, sürekli ızdırap ve acı çeken, seksi ve güzel olmayan demektir. Ama Kill Bill filminde annelik yüceltilmiştir. Seksi, güzel, seri katil olarak da olsa kariyer yapmış birisi, anne olup başrolü üstlenebilir. Üstelik çocuklara karşı bir merhamette vardır. Kiddo’nun sırf bebeği için intikam istemesi ve Kiddo’nun siyahi kadına “korkma seni kızının önünde öldürmeyeceğim” demesi de merhamet olarak sayılabilir. Her ne kadar annesi gözlerinin önünde ölse de.

Yazacaklarım sanırım bu kadar. Baştaki sorularımı şimdi siz kendinize sorun ve bakış açınızı değiştirin. Eleştirmeye başlayacaksınız siz de. Başka bir film eleştirisinde görüşmek dileğiyle.